27 Aralık 2012 Perşembe

BEN, SEN...



Birisini tanımadan sevemezsiniz ama kendisini tanıtması için ona fırsat vermezseniz hiçbir zaman onu sevip sevmeyeceğinizide bilmek mümkün olmaz. Ben ona bu fırsatı verdim evet ama bu 2 sene kadar sürdü:)  


Bir insanı gerçekten sevdiğinizi anlamak nasıl 2 sene sürer ki demeyin, belkide aslolan sevmeye çalıştığımı anlayıp anlamadığım değilde, kendimi onu sevmeliyim çünkü o sevilecek, sevilmeyi hakeden biri diyerek bu duyguya inandırmaya çalışmamdandır. Ama kimse sorsanız öyle derdi, evet o sevilecek biri, adam gibi adam derler ya! Gerçi evlendikten sonra zaman zaman böyle düşünmediğiniz de olabiliyor ama bu muhtemelen anlık öfke krizlerinden:) Yoksa benim kocam bitanedir! 


Birisi sizi seviyorsa ve sizde ona karşı bir şeyler hissetmeye başlamışsanız bunu ilk, yapmayacağım dediğim şeyleri yaptığınız zaman anlamaya başlıyorsunuz. Ben kıskançlık krizlerine girmem! Ben sevgilimin bana vakit ayırıp ayırmamasını umursamam! Ben hayatta kimseyle 24 saat vakit geçiremem! Ben asla gitme! demem. Ben ... ben.. ben.. Sonra bir bakmışsınız o benler hep sen! sen! sen! olmuş.. Artık düşünme biçimide derdini anlatma biçimide değişiveriyor. 



Sen bana bunu yaptın! Sen bana böyle böyle dedin! Sen bana hak etmediğim şekilde davrandın! Sen hiç önceden böyle yapmazdın! Sen çok değiştin! Sen beni artık sevmiyorsun deriz ve burda klasik bir türk filmi sahnesi başlar:) Ama bunu illaki bir gün birimiz demişizdir, sen beni artık sevmiyosun, sen beni eskisi gibi sevmiyosun, sen beni eskiden daha çok seviyordun, sen beni , benii beni.. :):):) Bunun da farklı söyleyiş biçimleri vardır elbet ama dedim ya ilişkinin dönemleri vardır.. 



1- BEN DÖNEMİ

2- SEN DÖNEMİ
3- BİZ DÖNEMİ (Ki bence bu dönem artık evlilik zamanın geldiğini hatırlatan çanların çaldığı dönemdir)

Bahsedeceğim bu dönemlerden, bizi anlata anlata, bizi kim okumak isterki Müjde? dedim kendi kendime, belki bir gün biri gelir okurda bir kişide bile farkındalık yaratabilirsem ne mutlu bana, dedim ona:)


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder